Platformların kendi web sitelerinden alıntılanmıştır.

16 Ekim 2014 Perşembe

BlablaCar


Boş koltuğun mu var?
Bir yolculuk teklif et.

Zaman çizelgeni,
yolculuk planını ve koltuk başına ücreti belirle.

Yolculuk mu etmen lazım?

Kendine bir BlaBlaCar bul.

Seninle aynı yöne giden sürücüler arasında
arama yap ve sana uyan sürücüyü seç.


Diğer üyelerle bağlantıya geç

Yolcular sürücüyle bağlantı kurarak
yolculuk detaylarını teyit eder.


Birlikte yolculuk edin.

Yolculuğunu paylaş! Birlikte yolculuk ettikten sonra
yolculuk arkadaşlarına puan ver ve topluluğun inşasına katkıda bulun.


Yolculuklarında tasarruf et.

Üyeler birlikte yolculuk ederek yolculuklarının masraflarını paylaşır. BlaBlaCar kullanan sürücüler araçlarını kullanmanın masrafını çıkarır, yolcular ise tasarruf eder.

Seninle aynı yöne gidenyolcularla tanış

Yolculuk paylaşma sosyal ve keyifli bir olgudur. Tıpkı kendin gibi harika insanlarla tanışır, yol boyunca ilginç sohbetler edersin.

Çevreci ol.

Trafikteki otoların %63'ü yolcu taşımamakta, sıkışıklık &";" kirliliğe yol açmaktadır. Yolculuk paylaşmak boş koltukları doldurduğu için, araba kullanmayı daha etkin ve çevre açısından sürdürülebilir kılar.

Sigorta hakkında bilgi.

Tüm sigortacılar, yolculuklar sekiz ya da daha az yolcu alan araçlarda yapıldığı sürece, yolcular yolculuk masraflarını çıkarmaya katkıda bulunduğunda sigorta kapsamınınn etkilenmeyeceği konusunda anlaşır. BlaBlaCar bu koşullara sıkı sıkıya uymakta ve yolcu başına alınan ücrete üst sınır getirmektedir."

Güvenli bir topluluk.

Her üyenin gerçek kimliğini kullandığından emin olarak güvenli bir hizmet ortamı yaratmaktayız. Üyeler gerçek hayatta her buluştuğundan birbirine puan verir, böylece BlaBlaCar topluluğunda güvenilir bir profil inşa ederler.

Gizliliğiniz.

Bir yolculuk paylaşımı planladığında diğer üyelerle iletişime geçebilmen için BlaBlaCar'ın telefon numarana ve e-posta adresine ihtiyacı vardır. Fakat gizliliğine tam saygı gösterilir: Gizli Numara Seçeneği'ni etkinleştirip numaranı gizleyebilirsin. BlaBlaCar içi mesajlaşma hizmetimiz sayesinde diğer üyelere mesaj gönderirken e-posta adresini açık etmen gerekmez.

Üye ilişkileri ekibi.

Uygun ortamın hazırlanması, üyeler arasındaki iletişimin düşünceli ve sorumlu bir şekilde yürümesini sağlar. Bu yüzden yayınlanan her içerik moderasyondan geçer. Eğer bize ihtiyacın olursa, Destek Ekibi haftanın her günü hizmetinizdedir, böylece BlaBlaCar deneyiminin keyfini tam anlamıyla çıkarırsın.

15 Ekim 2014 Çarşamba

Seferihisar Doğa Okulu


Doğa Okulu’nun Hikayesi

Seferihisar Doğa Okulu pek çok farklı insanın ortaya koyduğu bir imece. Doğa Derneği, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Derneği gibi kurumlar, Orhanlı ve Seferihisar halkı, Anadolu’nun farklı yerlerinde doğayla bir arada yaşayan Alakır Nehri Kardeşliği gibi topluluklar, pek çok sanatçı, araştırmacı, düşünür ve gönüllü Seferihisar Doğa Okulu’nun gövdesini oluşturdu.
Doğa Derneği’nin 2006 yılından beri hayalini kurduğu bu proje, Citta Slow hareketini başlatması nedeniyle Seferihisar’da gerçekleşti. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, değer verdiği bu çalışmanın hayata gelmesi için büyük destek verdi.
Okulun araştırma binası Seferihisar’ın Orhanlı köyünde altı dönümlük bir zeytinlik ve makiliğin içinde yer alıyor. Buradaki Eski Orhanlı ilkokulu özel bir restorasyon çalışmasıyla Doğa Okulu’nun araştırma binası haline geldi. Bu yaşayan binanın restorasyonu Seferihisar Belediyesi’nin insan kaynakları ve maddi olanakları ile gerçekleşti. Restorasyon süreci Haziran 2013’te tamamlandı.
Doğa Derneği’nin çalışmalarını sekiz yıldır aralıksız destekleyen sanatçı Tarkan, okulun araştırma ve öğrenim çalışmalarını başlatmak için İstanbul ve Seferihisar’da iki destek konseri verdi.
Doğa Derneği, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Derneği ve Alakır Nehri Kardeşliği ekipleri ile çok sayıda düşünür, araştırmacı ve gönüllü okulun araştırma, öğrenme ve üretim süreçlerini geliştirmek için el birliğiyle çalışıyor. Okul 2014 Şubat ayında faaliyete geçti.
Doğa Okulu’nun Değerleri
Doğa Okulu’na göre doğa düşünür, yazar, çizer. Bu düşünceler kağıtlara düşen mürekkep lekelerine değil, dağlardan denizlere savrulan nehirlere, milyarlarca canlının ahenk içindeki yaşamına, atomun çekirdeğine ve evrenin sonsuzluğuna kazınmıştır. Doğa Okulu, doğayı aracı kullanmadan okumanın ve çoğaltmanın peşindedir. Bu, ancak doğanın döngüsel mantığını kavramakla mümkündür. Nihayetinde, insan doğanın ta kendisidir.
Okul, rekabetsizliği rekabetle yarıştırır. Yarışmacı ve öne geçmeci toplum ilişkileri yerine, gönüllülüğü, imeceyi ve paylaşmayı yeniden yaymaya çabalar. Özünde, doğanın ve onun parçası olarak insanın yıkımının nedeni de, insanlar arasındaki gözü dönmüş rekabet ve yalnızca kendini zenginleştirme hırsıdır.
Doğanın, yaprakların üzerine, ırmakların kıyılarına, bulutların izlerine yazılmış ve çiğnenmesi yıkıma neden olacak hakları vardır. Okul, tüm varlıkların yaşam hakkının birbirine bağlı olduğuna ve hak kavramının parçalanmaz bir bütün olduğuna inanır. Doğa Okulu, doğanın hakkını, insanlığın yazı diline tercüme etmeyi kendine amaç edinmiştir; çünkü doğa hakkı, insanlar, diğer canlılar ve onların çevresiyle birlikte herkes için evrensel uyumun kaynağını oluşturur.
Doğa Okulu, kendini kaybedercesine büyüme kodlarıyla hareket eden egemen kültür ve düşünce biçimleri yerine, binlerce yıldır doğayla uyumun sırlarını taşıyan eski veya yaşayan kültürleri öğrenmeye, işitmeye, söylemeye, anımsamaya ve yaşamaya çabalar. Büyük merkezlerden yayılan egemen kültürün, gezegeni yok eden eğlence ve bilgilenme yöntemlerine karşı; yaşamın doğal sevinç kaynaklarına yönelir ve doğa kültürünü yaşar, yayar, öğrenir, öğretir.
Doğa Okulu, her türlü hiyerarşik, ayırıcı, zorlayıcı, dayatıcı, cezalandırıcı ve baskıcı oluşumlara karşıdır. Hiç bir milliyet, ırk, etnik küme, cinsiyet, cinsel eğilim, dil, dini inanış arasında bir ayrım yapmaz, birini diğerinden üstün tutmaz. Seferihisar Doğa Okulu’nun özü, çokluk içinde birlik, birlik içinde çokluk arayışıdır.
Doğa Okulu, dolaşan bulutlar, esen rüzgarlar ve akan nehirler gibi, onları izleyen yabani hayvanlar, kuşlar ve ormanlar ve çöller gibi sınırsızlığı sınır edinir. Okul, Seferihisar’ın Orhanlı köyünde kurulmuş olmakla birlikte, çalışmaları siyasi sınırları aşar, doğa kültürünü tüm mekanlar ve zamanlar arasında taşıyabilmek için rüzgarın sırtında meyveleri dölleyen çiçek tozları gibi savrulur. Doğa aşkına!
Doğa Okulu’nun Çalışma Biçimi
Öğrenme sürecimizin yaşamın diğer anlarından, önceki toplumların söz ve eylemle taşınan tecrübelerinden ve doğadaki diğer varlıklardan koptuğu bir çağda yaşıyoruz. Oysa bilgi yalnızca cümlelere, kitaplara, sınıflara veya internete hapsedilmez. Bilgi, yeryüzünün üzerinde gezinen bulutlar, dağlardan denizlere akan nehirler veya vücudumuzu dolaşan kan damlaları gibi hareketli bir şey. Çoğalıyor, savruluyor ve yeniden birleşiyor. Parçalamıyor. Belki de en değerli bilgi, bize tüm bildiklerimizi unutmamızı öğütleyen bilgi.
Doğa Okulu için öğrenme; geçmiş ve gelecek zamanlar, insan ve diğer canlılar, birey ve diğer insanlar, çağlar ve coğrafyalar, teori ve pratik, çalışmak ve eğlenmek arasında bağlar kurabilmek anlamına geliyor. Öğrenmenin en uzağında duran eylem biçimi belki de bilgiyi duyarak hafızaya kaydetmek.
Bu nedenle Seferihisar Doğa Okulu, hazır bilgilerin tüketildiği bir mekan değil, yeni bilgilerin üretildiği bir öğrenme yeri. Ana fikri gereği, bu okuldaki derslerin sıradan öğretmen – öğrenci ilişkisi içinde üretilmesi mümkün değil. Doğa Okulu’na dahil olan hiç bir öğrenciyi üzerine bilgiler yazılacak boş bir sayfa olarak görmüyoruz. Okulumuz, her öğrencinin aynı zamanda kendi kültür ve deneyimiyle birlikte buraya katıldığını kabul ediyor ve okulun değerleri doğrultusunda kendisi de öğrenciden öğrenmeye çalışıyor. Bilgi üretimine katılan her öğrenciyle birlikte okulun bütünü de öğreniyor, gelişiyor ve değişiyor. Okul, üzerinde çalıştığı konularda bilgi üretirken, usta çırak öğrenme geleneğini sürdürüyor.
Orhanlı köyü halkı başta olmak üzere doğa kültürüne sahip tüm insanlar, bu okulun aday yamakları, çırakları oldukları gibi, aynı zamanda aday kalfaları ve ustaları. Doğa Okulu’nda yerel, bölgesel ve evrensel bilgiler arasında bir hiyerarşi kurmuyoruz. Burada, yazılı kültür sözlü kültürün, sözlü kültür ise yazılı kültürün üzerine egemenlik kurmuyor. Doğanın ve kadim toplumların sahip olduğu söz ve eyleme dayalı doğa kültürü, Doğa Okulu için tıpkı bir kütüphane gibi kaynak anlamına geliyor. Okulun tüm üretim süreçlerinin kaynağında doğa kültürü yer alıyor.
Burada dersler birbirinden kopuk bilgi havuzları olarak değil, birbiriyle ilişkileri olan bir “öğretiler bütünü” şeklinde gerçekleşiyor. Okulda, öğrencilerin kendisine söyleneni öğrenmesinden çok, farklı bilgiler arasında bağlar kurabilmesine ve böylece öğrenirken keyif almasına önem veriyoruz. Doğa Okulu, belki de her şeyden önce eğlenmenin ve öğrenmenin iç içe geçtiği bir yer.
Seferihisar Doğa Okulu’nun sınırları, mekanı ve zamanı aşan doğanın kendisi. Bu güne kadar insan tarafından korunmuş ve daha da zenginleştirilmiş her yer, dereler, zeytinlikler, makiler, köyler, mahalleler, aynı zamanda Seferihisar Doğa Okulu’nun sınıfları, bahçeleri, koridorları ve uygulama alanları.
Binlerce yıldır Anadolu’nun ve dünyanın hemen her köşesinde doğayı incitmeden yaşamış ve yaşamaya devam eden toplumlar hiç şüphesiz Doğa Okulu’nun temel ilham kaynağı. Bu toplumlar, rekabet yerine işbirliğine ve adil paylaşıma dayalı merkezsiz bir yaşamın mümkün olduğunu bize anlatıyor. Seferihisar Doğa Okulu onların izini sürüyor ve başka bir insanın mümkün olduğunu bir kez daha ortaya koymaya çalışıyor.


Nesin Matematik Köyü

Kuruluş Gerekçesi. 1995’te yurda dönen Ali Nesin, eğitim verdiği üniversite öğrencilerinin yetersizliğini görerek, onları önce akşamları evinde, sonra haftasonları Nesin Vakfı’nda ağırlamış, bu da yeterli olmayınca 10 yıl boyunca Türkiye’nin çeşitli yörelerinde her yaz 6-7 haftalık yazokulları düzenlemiştir. Son üç yılında bütün Türkiye’ye açılan yazokulları büyük rağbet görmüş ve son derece verimli geçmiştir. Zamanla her yaz konaklanacak, yemek yenilecek, ders yapılacak, çalışılacak, çamaşır yıkanılacak mekânların bulunmasının zorlukları ve maliyeti anlaşılmış ve sadece matematiğe ayrılmış bir mekân yaratmanın cazibesi üstün gelmiştir. Sonuçta Matematik Köyü projesi ortaya çıkmıştır. Nesin Vakfı’na ait olan Matematik Köyü tamamen halkımızın bağışlarıyla ve gençlerin gönüllü emeğiyle imece usulüyle kurulmuştur ve 2007’den beri gençlere hizmet vermektedir.
Matematik Köyü’nün Amacı. Kuruluşunda sadece üniversite öğrencilerini hedefleyen Matematik Köyü, yoğun talebe dayanamayarak kuruluşundan bir yıl sonra kapılarını ilkokuldan lise ve üniversiteye kadar her seviyede öğrenciye açmıştır. 
Amacı araştırmacıların ilgi alanına giren (dolayısıyla araştırmaya yönelik) matematiği öğrencilere tanıtmaktır. Eğitmenler ülkenin ve dünyanın dört bir yanından Köyümüze gönüllü gelen akademisyenlerdir.Matematik Köyü kâr amacı gütmez. Yegâne amacı gençlere matematiği öğretmektir. Matematiği sevdirmek için özel bir çaba harcamayız çünkü matematiğin öğrenilince mutlaka sevileceği düşüncesindeyiz. Müfredata, üniversite giriş sınavlarına ya da herhangi bir eğitim ya da sınav sistemine bağlı değildir, sadece profesyonel matematikçilerin anladığı anlamda matematiği gençlere öğretmeyi ve böylece gençleri matematiksel araştırmaya heveslendirmeyi amaçlar.Ancak kurumsal destek alamadığımızdan ve finansal yükün altından başka türlü kalkamadığımızdan, geçen yıl bilim amaçlı programlarımızı desteklemek amacıyla, üzülerek, üniversiteye giriş sınavına yönelik programlar düzenlemek zorunda kaldık.
Şu anda öğrenci konaklaması için toplam yatak kapasitesi 145 olan 14 koğuşumuz ve eğitmenlerimiz ve çalışanlarımızın konaklaması için toplam yatak kapasitesi 36 olan 19 evimiz bulunmaktadır. Konaklama tesisleri dışında, 2 kapalı dersliğimiz ve 200 kişilik konferans salonuna sahip yaklaşık 5000 kitaplık bir matematik, sanat ve felsefe kütüphanemiz vardır. Kadın ve erkek hamamları dışında ortak kullanıma açık banyo sayımız 9, tuvalet sayımız ise 20’dir. Kışlık kapasitesi 110 olan bir yemek salonumuz ve oldukça geniş bir mutfağımız vardır. Bunların dışında 4 açıkhava dersliğimiz, çalışma seti adını verdiğimiz bir açıkhava alanı, uyku mevkii adını verdiğimiz bir başka açıkhava alanı ve güneşten korunaklı bir açık hava yemek alanımız vardır. Binalarımız taştan yapılmıştır. Yaz aylarında öğrenciler çadırlarda da kalabilirler. Köy’ün kuytu köşelerinde öğrencilerin yalnız kalarak çalışabilecekleri küçük ve sevimli alanlar olduğu gibi, daha kalabalık gruplar olarak buluşabilecekleri alanlar da mevcuttur.
Ocak ve şubat aylarına rastlayan aratatilde de lise ve üniversite programları düzenleriz. Aynı anda en fazla 150 kişinin konaklayabildiği bu programlar olabilecek en üst düzeydedir.
Tüm millî ve dinî bayramlarda kısa da olsa mutlaka bir program düzenlenir.
Matematik Köyü tatiller dışında da ziyaretçilere açıktır. Tatiller dışında ilkokuldan üniversiteye kadar her seviyede eğitim kurumu Köy’e günübirlik ya da bir haftaya kadar uzayabilen ziyaretler gerçekleştirebilir. 2013’te Matematik Köyü kendi düzenlediği programlar dışında 2.674 gence hizmet vermiştir. Bu tür program dışı gezilerde Ali Nesin ders verir.
1) Gençleri soyut düşünceyle tanıştırmak, gençlere matematik zevkini aşılamak, gençlerin yoğunlaşma kapasitelerini ve soyutlama becerilerini artırmak. 
2) Matematiksel ve bilimsel eğitim görmek isteyen liseli gençleri, akademisyenlerden ders aldırarak üniversiteye hazırlamak, üniversitede kendilerini ne beklediğini göstermek,
3) Maddi imkânlardan yoksun başarılı ve çalışkan gençlere fırsat tanımak,
4) Daha önce muhtemelen görmedikleri bir matematik göstererek gençlere lisede gördükleri matematiğin dışında olağanüstü güzel bir dünyanın varlığını hissettirmek olarak belirlenmiştir.
Lisans ve lisansüstü yazokulunun amaçlarını şöyle özetleyebiliriz:
1) Matematik öğrencilerinin uzun yaz tatillerini akademik yönde değerlendirmek ve birbirleriyle tanışmalarına ve birbirinden öğrenmelerine olanak sağlamak;
2) Genelde müfredatlara sığmayan temel, ilginç ve önemli konuları sunarak ve/ya da müfredatta olan bazı konuların ayrıntılarına inerek öğrencilerin eksikliklerini tamamlamak;
3) Çesitli üniversitelerdeki öğrencilerin başka üniversitelerin öğretim üyelerinden ders almalarını sağlamak ve öğrenciler arasında iletişimi ve bilimsel işbirliğini artırmak;
4) Öğrencileri araştırmaya teşvik etmek, öğrencilerin yıl boyunca çoğu zaman kaybolan matematik heyecanlarını tekrar alevlendirmektir.
Yazokullarımızın, başlangıçta amaçlarımız arasında olmayan ama daha sonra gözlemlediğimiz yararları (bunlara ikincil amaç diyebiliriz):
5) Öğrenciler, deneyimli matematikçilerle 24 saat bir arada yaşayarak, aynı ortamı, aynı atmosferi paylaşarak, bilimsel tavır, yaşam biçimi, hayata bakış, çalışma/düşünme biçimi gibi sözle ancak muğlak biçimde anlatılacak bazı nitelikleri kazanmışlardır;
6) Yurtdışına bulunan doktora öğrencilerimiz yaz tatillerinde bir iki hafta Türkiye'de ders vererek, hem ülkeyle ilişkileri pekişmiş hem de birbirleriyle tanışarak ortak çalışma yapmalarına fırsat yaratılmıştır.
7) Büyük şehirlerde yasayan ve kabuğuna çekilmiş bazı öğretim üyelerinin toplumsal bir görev yerine getirmeleri ve ülkeyi ve ihtiyaçlarını daha iyi tanımaları sağlanmıştır.
8) Biraz daha ileri seviyedeki öğrenciler bildikleri konularda arkadaşlarına seminer vererek “öğretmenlik” deneyimleri artmıştır.
Öğrenciler bulaşık, temizlik, yemeğe yardım, bahçe sulama gibi Köy’ün günlük işlerine, dönüşümlü olarak günde bir-iki saat ayırmakla mükelleftirler.
Dersler ve günlük işler dışındaki zamanlarını öğrenciler istedikleri gibi geçirebilirler. Üniversitelilerin büyük çoğunluğu ve liselilerin üçte biri kadarı bu boş zamanlarında da toplu olarak ya da tek başlarına matematik çalışırlar. Bilenin bilmeyene anlattığı, kardeşliğin ve paylaşımcılığın hüküm sürdüğü, herkesin inancını dilediği gibi yaşayabildiği, kimsenin hayata bakışını sergilemekten kaçınmayacağı, “mahalle baskısı”ndan uzak özgür bir ortam yaratmakla gurur duyuyoruz.
Yazokulu sonunda öğrencilere diploma, berat gibi bir belge verilmez. Genellikle sınav yoktur, olduğunda da not verilmez.
Düzenlediğimiz diğer programlar da belki bir iki istisna dışında yukardaki şablonu izlerler.


Fiziksel Koşullar. Nesin Matematik Köyü, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı olan Şirince köyünün 1 kilometre uzağındaki Kayser dağının yamaçlarındadır. Toplam arazi 22 dönüm dolayındadır ve doğanın içindedir. İnşaat esnasında kaydadeğer bir ağaç kesimi olmadığı gibi, kuruluşundan bu yana Köy’e ve yakın çevreye 4000’den fazla ağaç ve büyük bitki dikilmiştir.
Etkinlikler. Programlarımız doğal olarak okulların tatil olduğu dönemlere rastlar. En uzun ve en yoğun dönemimiz 3 aydan fazla süren ve günde 150 ila 250 arasında lise ve üniversite öğrencisinin katıldığı yaz dönemidir. Yazları, matematik bölümü öğrencilerine yönelik dersler devam ederken, lise öğrencilerine yönelik her biri ikişer haftalık 6 ya da 7 program gerçekleştirilir. Yazokullarına dair daha fazla bilgi ileride verilecektir.
Yazokullarımızın Amaçları. Lise programlarımızın amaçlarını şöyle özetleyebiliriz:
Yazokulunda Yaşam. Lise öğrencileri, her biri ikişer saat olan dört derse katılarak, günde en az 8 saatlerini sınıfta geçirmek zorundadır. Ayrıca lise öğrencileri için haftada en az üç gün iki saatlik etüt vardır. Üniversite öğrencileri ise günde en az 4 saatlerini sınıfta geçirmek zorundadır. Haftada 6 gün ders yapılır. Haftanın en az üç günü gece seminerleri düzenlenir. Tatil günlerinde isteyen öğrencilerle bir geziye gidilir. Yemekten sonra ya da ender olarak öğle arasında program dışı konuşmaların, gösterilerin, tartışmaların, müzik dinletilerinin ve konserlerin de olduğu olur. Köy’de televizyon, radyo, genel müzik yayını gibi yoğunlaşmayı engelleyecek öğeler yoktur.
Yazokulu Öğrencileri. Yazokullarımıza Türkiye’nin dört bir köşesinden (ama doğal olarak daha çok büyük şehirlerimizden) başvurulmaktadır. Genellikle orta halli ve yoksul ailelerin çocukları başvurmaktadır. Öğrencinin, velisinin zorlamasıyla değil kendi isteğiyle Köy’e gelmesi esastır. Öğrencinin başvurusunun kabul edilmesi için başarı kriteri aranmaz ve bunun için ayrıca bir sınav yapılmaz. Öğrencinin matematiği öğrenmek istiyor olması ve en azından liseye geçmiş olması kabul edilmesi için yeterli nedendir. Nitekim birçok öğrenci, Köy’e geliş nedenlerini “matematiğe son bir şans daha vermek” türünden açıklamalarla anlatmıştır. Bu koşulu sağlayan hiçbir öğrenci yerimiz olduğu sürece reddedilemez, yazokulunun ücretini ödeyecek ekonomik olanaklarından mahrum bile olsa. Bu değişmez ilkemiz internet sitemizde ve broşürlerimizde açık açık yazmaktadır.

Neden Liselilere Matematik Köyü?

Bilindiği üzere, matematik dersi genel olarak öğrencilerin korkulu rüyasıdır ve birçok öğrenci matematikte başarısızdır. Oysa matematiksel düşünebilme, soyutlama, çıkarım yapma, sonuçları öngörme, modelleme ve planlama  becerileri çağdaş insan için mutlak gereksinimlerdir.
Matematiğin gerçekten de diğer dallardan daha zor olduğu doğru olabilir. Ancak matematiğin zor olması illa matematikten hoşlanmamak anlamına gelmemeli... Zorsa zor...
Deneyimlerimiz matematikte başarısızlığın çoğu zaman başarısızlık korkusundan kaynaklandığını  gösteriyor. Nitekim, ne kadar zor olursa olsun bilmeceyle, sudokuyla ya da akıl oyunlarıyla uğraşmaktan korkmayan bir genç, yapamayacağını hissettiği bir matematik problemiyle uğraşmayı, hatta problemin kendisini anlamayı reddedebiliyor, dolayısıyla probleme yoğunlaşamıyor. Çünkü matematikte başarısızlığın kırık not alma, bir üst sınıfa geçememe, üniversiteye girememe gibi tüm yaşamı etkileyen sonuçları var.
Matematiksel zekânın hemen hemen herkeste eşit olduğuna inanıyoruz. Başarısızlık korkusu ortadan kaldırılırsa ve gence probleme yoğulaşabilme imkânı tanınırsa, herkesin matematiği sevebileceğine inanıyoruz. Matematikte önemli olan probşmei çözmek değil, problemi anlayabilmektir. Her matematikçinin çözemediği problem sayısı çözebildiğinden çok daha fazladır.
Matematik Köyü’nde bu iki engeli (korkuyu ve yoğunlaşmayı engelleyici unsurları) ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz.
Matematik Köyü’nde sınav, not, sınıfta kalma, ceza gibi korkuyu körükleyen unsurlar olmadığı gibi, müzik, televizyon, gürültü gibi yoğunlaşmayı engelleyecek unsurlar da yoktur.
Hiç matematik sevmeyen bazı gençler, aralarından birinin deyimiyle “matematiğe son bir şans vermek için” Köy’e gelmişler ve sadece matematiğe değil, kendi zekâlarına da hayret ederek Köy’den ayrılmışlardır.
Matematik Köyü’ne matematikte olağanüstü başarılı gençler de geliyor. Ne yazık ki çoğu zaman bulundukları yörede bu gençlerin birçoğunun dinmek bilmeyen meraklarını giderecek, heyecanlarını canlı tutacak, onları yeni maceralara sürükleyecek, ufuklarını açacak bir merci bulunmuyor. Ayrıca birçok genç daha iyisini bilmediği için matematiği ÖSS'ye indirgiyor. Matematik Köyü’nde gençlere akademisyenlerin ilgi alanına giren gerçek matematik sunarak, onlara ÖSS’den öte olağanüstü bir dünyanın varlığını gösteriyoruz. Matematik Köyü sayesinde bugüne dek birçok genç üniversitede tercihini matematikten yana kullanmıştır.
Matematikte iyi olsun ya da olmasın, Köy’ü bir kez ziyaret eden bir genç tekrar tekrar Köy’e gelmekte istemekte ve gelmektedir.

Neden Üniversite Öğrencilerine Matematik Köyü?

Müfredata sığmayan ancak önemli ve temel matematiksel konuları işlemek, bazı konuların ayrıntılarına girebilmek, derinine inmek  için.
Öğrencilerin Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki değerli akademisyenlerden ders almalarına olanak sağlamak için.
Gençlerin birbirleriyle tanışmalarına, araştırma gruplarının oluşmasına, işbirliğine olanak tanımak için.
Taşra-büyük şehir ve Doğu-Batı ayrımını en aza indirgemek için.
Gençlerin önemli akademisyenlerle bir arada yaşamalarını, onların yaşam ve varoluş biçimini, hayata bakışını görebilmeleri ve gereken sonuçları çıkarabilmeleri için.
Bilenin bilmeyene anlatabilmesi, anlatırken daha iyi öğrenebilmesi için.
Yurtdışında doktora yapan öğrencilerin yaz tatillerinde yurda döndüklerinde en az bir haftalarını kendi ülkelerinin öğrencilerine ayırarak araştırma konularını onlara ve birbirlerine anlatabilmeleri için.
Öğrencilerin yaz tatillerini değerlendirmek, geleceğin meslektaşları arasında dostlukların kurulması  için.
Bütün bir yazı ya da yazın bir bölümünü bir arada düşünerek geçirebilmek için.

İsbike


İspark Akıllı Bisiklet Dönemini Başlattı!
Çevre bilincini gelişmesine katkı sağlamak amacıyla bisiklet parkları hayata geçiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketi İSPARK, şimdi de “Akıllı bisiklet Kiralama Sistemi” ni hayata geçiriyor. Bisikletlerini kullanabilmek için yanlarında taşımak zorunda kalan bisiklet severler artık kurulan bu sistem sayesinde istedikleri isbike istasyonlarından bisiklet kiralayabilecekler ve herhangi bir isbike istasyonuna bırakabilecekler   
Akıllı Bisiklet Nedir? 

Birçok metropolde bisiklet severlere alternatif ulaşım olarak hizmet veren teknolojik veri tabanı ile desteklenerek bisiklet taşıma zorunluğunu ortadan kaldıran ve kentteki ulaşım ağına entegre olabilen sürdürülebilir bisiklet paylaşım sistemidir.   
Sistem nasıl işliyor?

Sistem, kredi kartı ve abonelik olmak üzere 2 farklı şekilde hizmet veriyor. Akıllı bisiklet sistemini kredi kartı ile kullanmak isteyen bisiklet severlerin kiralama kiosk'undan  ‘bisiklet kirala’ butonunu tıklayarak, öncelikle sisteme üye olmaları gerekiyor. Kısa süreli bu işlemin ardından kredi kartı ile kiosk üzerindeki adımlar bir biri ardına tamamlandıktan sonra sistemin verdiği 8 haneli şifre kullanılarak bisiklet kiralanabilmektedir.
Akıllı bisiklet güzergahı üzerinde yer alan aynı zamanda abone noktaları olarak hizmet verecek olan İSPARK Açık Otoparklarına giden bisiklet severler, abonelik sözleşmesini imzaladıktan sonra aldıkları abonman kartları ile istedikleri her kiosk'tan bisiklet kiralayabilecekler. Vatandaşlar günlük, haftalık, aylık ya da yıllık abonelik işlemi yapabilecek.   RF ID ve GPS teknoloji sayesinde veri tabanı ile irtibat kurarak aktif hale gelen sistemde bisikletin tüm hareketleri izlenecek. Ayrıca, sistem alınan bisikletin her hangi bir “ Akıllı Bisiklet İstasyonuna “ teslim edebilme imkânı sunuyor.
Sistemin Dünyada kullanımı 

Paris, Londra, Barcelona, Milano gibi metropollerde oldukça yaygın olarak kullanılan sisteme vatandaşlar oldukça yoğun bir ilgi göstermektedir. Günlük yaşamın bir parçası haline gelen bisiklet, bu metropollerde alternatif bir ulaşım aracı olarak kullanılmaktadır. 
Sistemin ücret tarifesi 

İSPARK, isbike markası adı altında işleteceği bisiklet kiralama sistemi ile ilgili fiyatları da belirledi. 0-1 saatlik bisiklet kiralama ücretinin 2 TL olduğu sistemin günlük fiyatı ise 25 TL olarak belirlendi.
SaatTutar
0-1 Saat2 TL
1-2 Saat3 TL
2-3 Saat5 TL
3-5 Saat8 TL
5-7 Saat11 TL
7-10 Saat14 TL
Gün Boyu (24 Saat)25 TL

2 Ekim 2014 Perşembe

Kiracıyız Biz


Bu siteyle hedeflediğimiz, bir yandan bugünden konut kiracılarının sahip olduğu çeşitli yasal haklar konusunda bilgi paylaşımında bulunmak, diğer yandan ve esas olarak ise İstanbul’da başlayacak ve Türkiye’nin değişik illerinde kendi ağını kurabilecek ‘konut kiracısı durumundaki yurttaşların’ ortak talep ve çözüm hareketinin oluşmasına katkı sağlamaktır.

Hedeflerimiz

Bu siteyle hedeflediğimiz, bir yandan bugünden konut kiracılarının sahip olduğu çeşitli yasal haklar konusunda bilgi paylaşımında bulunmak, diğer yandan ve esas olarak ise İstanbul’da başlayacak ve Türkiye’nin değişik illerinde kendi ağını kurabilecek ‘konut kiracısı durumundaki yurttaşların’ ortak talep ve çözüm hareketinin oluşmasını katkı sağlamaktır. Bugünden hedeflerimizi tanımladığımız somut başlangıçlar ise;

  1. Hukusal mevzuattaki kiracı lehine hükümler uygulansın 
    Unutturulmaya çalışılan 775 sayılı yasa ve uygulama yönetmeliği, TOKİ’nin kuruluş kanunu, uluslararası sözleşmeler ve T.C. Anayasası, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Belediye Kanunu ve benzer hukuksal mevzuatın bu amaçlar doğrultusunda etkin kullanımı.
  2. Kamu arazilerinin konut amaçlı tahsisinde kiracılara öncelik tanınsın
    Kent merkezine yakın arazilerin sadece rant amaçlı ve yüksek gelir düzeyini muhatap seçen tahsislerine itiraz etmek. Bu ülkenin emekçi çoğunluğu olarak söz konusu kamu arazilerinde daha fazla hakkımız olduğunun idrakiyle davranmak.
  3. Konut kiracıları birlik olsun, kooperatifleşsin
    Bugüne kadar ülkemizdeki konut kooperatifleri pratiğinin suistimal edilmiş tecrübelerini de dikkate alarak, konut kiracılarının daha demokratik kooperatif modelleri üreterek bu kooperatiflere arsa tahsisi sağlamak ve birlikte konut-yaşam alanları organize etmek
  4. Uygun koşullarda kiralık konut arzı sağlansın
    Yaşadığımız kentte sağlıklı ve güvenli konuta erişim hakkımızın sadece parana göre ve mülkiyetini satın almaya dayalı çözümlerin dışında kullanım amaçlı ve kiralamaya dayalı uygun koşullarda konut arzının da yaratılması.
  5. Kiralar gelirle orantılı olsun
    Konutun kiraya verilmesini bu denli rant amaçlı kışkırtılması karşısında sınırlandırıcı politikaların ve yasal düzenlemelerin oluşması için de çaba göstermek hedefine sahiptir.

1 Ekim 2014 Çarşamba

İşimi Anlatmam Lazım

İşyerindeki beyazyakalılar ne iş yaptıklarını, işlerini, işlerinin zorluklarını, bu iş için neler neler gerektiğini ve şu anda üniversite sıralarında oturuyor olsalar neyi farklı yapacaklarını video ile anlatıyorlar. 11 meslekle sitemizi açıyoruz, her hafta yeni arkadaşlarımız, yeni meslekler eklenerek büyüyor platformumuz. En kıymetlisi de senin bir sorun/yorumun/katkın varsa sayfaya yazıyorsun videodaki beyaz yakalı sana yanıt veriyor. Herkesin tecrübeleri, fikirleri, güzel yorumları ile üniversiteli kardeşlerimize abilik / ablalık yapmış oluyoruz.
Ve sen de işini anlatıp kendi sayfamı yönetirim diyorsan mail.beyazyakalilarbisiyapsa.com‘a ‘O Benim’ diye mail atıyorsun =)
Hayırlı olsun, çok çok kullanılsın, en güzeli olsun…

Esnaf Dostum

Onlar hep mahallemizdelerdi, her mahallenin bakkalı, kasabı, terzisi, yoğurtçusu, yufkacısı olurdu. Tamirci amcalar vardı. Nalburlar, tuhafiyeler, vazgeçemediğimiz açık pazarlar vardı. Yavaş yavaş el ayak çekilince bizim de anılarımız göçmeye başladı. “İki ekmek bi’ süt Cemal Efendi” diye sepet sallayan teyzenin torunu küçük bakkal dükkanını hiç hatırlamıyor artık. Anahtar bıraktığımız berberlerin yerine AVM’lerdeki berberleri tercih ediyoruz. Tamir ettirmek yerine yenisini alıyoruz.
İstiyoruz ki bu proje ile yüzlerce eski, mahalle arasında kalmış esnaftan tekrar haberdar olalım. Yedikule’ye gidersek mutlaka istasyon berberi Cavit abiye uğrayalım, Feriköy’de minderci Selim amcaya yolumuz düşsün, hafta sonu Beyoğlu’nda işimiz varsa, ayakkabımızı yaptıracaksak koyalım torbaya Murat abiye getirelim. Ve bütün esnafın olduğu bir Esnaf Dostu uygulamamız olsun. Herkes telefonlarına indirsin. Hem bilmedikleri yerleri görsünler hem de kendi çevrelerinde olan 15-20 yıllık, o mahallenin değeri esnafları kendileri de paylaşabilsinler istedik.
http://www.beyazyakalilarbisiyapsa.com/projelerimiz/esnafdostum/

Plaza Eylem Platformu


Servisimiz var mı? Sigortamız maaşımız üzerinden mi yatırılıyor? Maaşın çoğunun gittiği kira derdimiz yok mu? Fazla mesailerimiz ödeniyor mu? İşe ulaşmak için iş saatinden sayılmayan trafikte zaman geçirmiyor muyuz? Önümüzdeki sene bu zamanlar hala bir işimiz olacağından emin miyiz? Her dakika yüksek motivasyon beklenmiyor mu? Performans kılıcı tepemizde sallanmıyor mu? Sürekli izlendiğimizi hissetmiyor muyuz? Mesleki bilgimizi yenilememiz beklenirken bunun için zaman ve para sorunu yok mu? Yaşımız geçtikçe değerimiz kayıp olmuyor mu? Şanslıysak evet. Yıl sonu hedeflerinin tutup tutmadığının hesabı yapılırken hesabı yapılmayanlar hayatımızı vasat, işten ibaret bir döngüye mahkum ediyor.
Farklı işler yapıyoruz. Yazılımcı, sigortacı, bankacı, araştırmacı ya da grafikeriz. Bu farklar hepimize dokunan sorunların aynılığını gizleyemiyor.
“Kariyer”, “takım çalışması”, “statü” başka türlü bir hayat isteğimizin sesini kısamıyor. Bu kelimelerin gerçek anlamının rekabet, performans baskısı, mobbing, kubik hapsi, rol yapmak ve rutin olduğunu biliyoruz.
Bu yüzden taleplerimizi ancak örgütlenerek alabileceğimizi biliyor sesimizi yükseltiyoruz:
SENDİKA, SİGORTA, 6 SAAT İŞ GÜNÜ!
İletişim için:

24 Eylül 2014 Çarşamba

Eğitimhane



Köy okulları için 100.000 kitap:
İmkanları yeterli olmayan köy okullarına kitap yardımında bulunmak ister misiniz? İşte size büyük fırsat.

Sistem Nasıl İşliyor?
3 yıllık tecrübemize güvenerek ihtiyacı olan köy okullarını tespit edip adresini sizlere sunuyoruz. Okullara ait listeden istediğiniz okulu seçip bağlı olduğu il/ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne, belirttiğiniz okula verilmesi için kitap bağışında bulunabilirsiniz.

Kazan-Kazan İlkesi!
Şu soru akla gelebilir: "Peki bağış yapınca kazancım olacak mı?".
Tabi ki olacak. Köylerde bin bir sıkıntı içinde eğitim gören köy çocuklarının gözlerindeki gülümseme en büyük kazancımız olacaktır.
Buna ek bir sürpriz daha:
Günlük 30.000 tekil ziyaretçi ve 200.000 sayfa gösterimi olan Egitimhane.Com adresinde, 100 bin kitap kampanya sayfalarında tanıtımınız yapılmış olacak. Siz kazançlısınız, köy çocukları kazançlı.

Güvenli mi?
%100 güvenli. Biz sadece aracıyız. İhtiyacı olan okulları tespit ediyoruz. Siz ise doğrudan bize değil bu okullara kitapları göndereceksiniz.

Yasal Sorumluluklarımız:
Köy okullarına 100.000 kitap toplamayı amaçlıyoruz. Bu kitaplar bize değil okullara gönderilecektir. Biz sadece aracıyız. Bu sistem içinde hiçbir maddi kârımız yoktur. Aksi durumda yasal süreci peşinen kabul ediyoruz.

23 Eylül 2014 Salı

Açık Stüdyo



Açık Stüdyo Günleri’nde sanatçılar galeriye ihtiyaç duymaksızın kendi eserlerini 

meraklı bir izleyici kitlesi ile paylaşma fırsatı bulur.

Kendiniz yapın, kendiniz sergileyin! 
Açık Stüdyo Günleri, Juliane Saupe ve Deniz Beşer tarafından koordine edilen sponsorsuz ve kar amacı gütmeyen bir organizasyondur.

19 Eylül 2014 Cuma

Bookserf


KİTAPLARI SEVİYORUZ!

Onları o kadar çok seviyoruz ki kütüphanelerimizde toz toplamalarını izlemek bize acı veriyor. Üstelik fiyatlar da çok arttı, öğrenciysen ya da yaratıcı sektörde bağımsız bir çalışansan düzenli kitap almak çok zor. O kadar kitap okumak isteyen insan varken, dünyanın her yerinde bir kere okunduktan sonra kitaplıkta mahkum kalan kitapların olduğunu bilmek çok üzmeye başladı bizi. 

O yüzden, bir gün bir aydınlanma yaşadık. Niye kendi kütüphanelerimizi internete yükleyip onları başka kitapseverlerle paylaşmaya başlamayalım ki? Basit bir fikre benziyordu- elbet birileri daha önce yapmıştı- ama biraz araştırdığımızda bu tür bir oluşumun olmadığını gördük ve hemen işe koyulduk. Hayalimiz insanların birbirleriyle kitaplarını paylaştığı, okumayı onlar kadar seven insanlarla tanışıp edebiyatı ve hayatı konuştuğu bir site kurmak. 

Kitap ödünç almak için illa da paylaşmak zorunda değilsiniz, beğendiğiniz kitabın altına yorum yazıp kitap sahibinin sizinle temasa geçmesini beklemek yeterli. Ondan sonra kitap sahibi ve siz buluşup tanışıyorsunuz, kitabı ödünç alıyorsunuz, okuyorsunuz ve iki hafta sonra iade ediyorsunuz sahibine. 

8 KİTAP SEÇİMİ
Kitaplığında en sevdiğin, benzer ilgi alanından insanlarla tanışmaktan keyif duyacağın, üzerine konuşup, hiç unutmak istemediğin yabancı dilli 8-10 kitap seçmen başlangıç için yeterli. 
FOTOĞRAF PAYLAŞIMI: Paylaşmak istediğin kitapları zevkine göre sabit bir zemin üzerinde (masa, çimen, süper halı veya masa örtüsü..) kare formata sığacak şekilde fotoğraflarını çekmen süper olur.  Tabii bir de BookSerf profiline koymamız için kitaplığının bir fotoğrafı.
KENDİNİ TANIT:
Kitaplığını paylaşan her BookSerf’liyle kaynaşmadan rahat edemiyoruz. Kitap almaya gelenlerin de senin hakkında daha fazla bilgiye sahip olması için profilinde 3 soru-cevap yapıyoruz. Sana samimi sorular gönderebilmemiz için biraz kendinden bahset, neler yapıyorsun, neler okuyorsun, en son gördüğün fil ne renkti gibi gibi..



Uyanma Saati


Her şey, boşa giden saatlere içimin acımasıyla başladı. Bir taraftan dünya yok olurken, yapılması gereken onca “gerçek” iş varken, etrafıma baktığımda yığınla insanın ömrünü, zekasını ve enerjisini nasıl boşa harcadığını görüyordum. Ne büyük bir israftı bu…
Uyanma Saati, işte bu çok basit düşünce ile ortaya çıktı; hayatını boşa harcadığını hisseden, ama tam olarak nedenini çözemeyen insanlara yol göstermek.
Hepimiz doğanın katledildiğini, insanların açlıktan öldüğünü, kötü tarımın domateslerimize kabak tadı verdiğini biliyor ve üzülüyoruz.
Ama bazen, bilmek yetmez; yapbozun parçalarını birleştirip, resmin bütününü görmek gerekir.
Resmin tamamını görmek, bize bu konularda harekete geçmemiz için yeterli bir sebep verecek ve içimizde her an yanmaya hazır bir kıvılcım oluşturacaktır.
İletişim ve bilgi çağında yaşıyoruz. Her yerde sayfalarca bilgi, saatlerce video var ama bunların belirli alanlarda kısa, özet, birlikte toplandığı bir yer yok. İşte buradaki bu kısacık videolar, tam da bu eksiği gidermek üzere hazırlandı.
İçinizde yakacağımız bu ilk kıvılcımın, sizi daha fazla okumaya, araştırmaya, düşünmeye, eyleme geçmeye heveslendirmesini arzuluyoruz.
Ama ben sabah uyanmakta bile zorlanıyorum!” diyorsanız çok iyi yoldasınız. Çünkü bu durum, sistemin sunduğu hayatın, sizi sabah uyanmanız için yeterince heveslendirmediği anlamına geliyor.
Uyanma Saati” ile ilk kez uyanmanın güzel bir şey olduğuna karar vereceksiniz.
İnsanlığın daha aydınlık bir çağa geçmesi için erkenden uyanan ve harekete geçen kahramanlardan biri olmanız dileğiyle…
 Uyanma Saati Nedir?
Bu proje, içinde hep “Bu sistemde bir sıkıntı var ama ne?” hissiyatı taşımış kişilere bir mum ışığı yakıyor.
Bu proje, “Hayatta yapacak daha anlamlı bir şeyler olmalı” mesajı veriyor.
Bu proje, doğayı ve insanı harcayıp atan tüketim toplumunda, baş aşağı giden sisteme karşı uyanmak ve birlik olmak çağrısı taşıyor.
Bu proje, tüm insanlığın birbiriyle empati kurması, ortak dertlere karşı el ele vermesi gerektiğini yaymaya çalışıyor.
Bu proje, kalbi barıştan yana olanların bir araya gelerek, daha iyi bir çağa geçişin aşamalarının, çözüm önerilerinin birlikte düşünülüp tasarlamasını istiyor.
Uyanma Saati Ne Değildir?
Bu proje, pembe hayallerden bir ütopya çizmek için yapılmadı.
Bu proje, aslı astarı olmayan iddialar, kanıt bulması zor komplo teorilerinden bahsetmiyor.
Bu proje, “Bakın dünya ne kötü, hadi hep beraber oturup ağlayalım” demiyor.
Bu proje, belirli bir millete, belirli bir ırka, belirli bir ideolojiye veya belirli bir gelir seviyesine mensup insanlara hitap etmiyor.
Bu proje, “sizler-onlar” gibi kelimeleri kullanmıyor; hiçbir radikalizme, vandalizme, şiddet yanlılığına yönelmiyor, yöneltmiyor.