Doğa Okulu’nun Hikayesi
Seferihisar Doğa Okulu pek çok farklı insanın ortaya koyduğu bir imece. Doğa Derneği, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Derneği gibi kurumlar, Orhanlı ve Seferihisar halkı, Anadolu’nun farklı yerlerinde doğayla bir arada yaşayan Alakır Nehri Kardeşliği gibi topluluklar, pek çok sanatçı, araştırmacı, düşünür ve gönüllü Seferihisar Doğa Okulu’nun gövdesini oluşturdu.
Doğa Derneği’nin 2006 yılından beri hayalini kurduğu bu proje, Citta Slow hareketini başlatması nedeniyle Seferihisar’da gerçekleşti. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, değer verdiği bu çalışmanın hayata gelmesi için büyük destek verdi.
Okulun araştırma binası Seferihisar’ın Orhanlı köyünde altı dönümlük bir zeytinlik ve makiliğin içinde yer alıyor. Buradaki Eski Orhanlı ilkokulu özel bir restorasyon çalışmasıyla Doğa Okulu’nun araştırma binası haline geldi. Bu yaşayan binanın restorasyonu Seferihisar Belediyesi’nin insan kaynakları ve maddi olanakları ile gerçekleşti. Restorasyon süreci Haziran 2013’te tamamlandı.
Doğa Derneği’nin çalışmalarını sekiz yıldır aralıksız destekleyen sanatçı Tarkan, okulun araştırma ve öğrenim çalışmalarını başlatmak için İstanbul ve Seferihisar’da iki destek konseri verdi.
Doğa Derneği, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Derneği ve Alakır Nehri Kardeşliği ekipleri ile çok sayıda düşünür, araştırmacı ve gönüllü okulun araştırma, öğrenme ve üretim süreçlerini geliştirmek için el birliğiyle çalışıyor. Okul 2014 Şubat ayında faaliyete geçti.
Doğa Okulu’nun Değerleri
Doğa Okulu’na göre doğa düşünür, yazar, çizer. Bu düşünceler kağıtlara düşen mürekkep lekelerine değil, dağlardan denizlere savrulan nehirlere, milyarlarca canlının ahenk içindeki yaşamına, atomun çekirdeğine ve evrenin sonsuzluğuna kazınmıştır. Doğa Okulu, doğayı aracı kullanmadan okumanın ve çoğaltmanın peşindedir. Bu, ancak doğanın döngüsel mantığını kavramakla mümkündür. Nihayetinde, insan doğanın ta kendisidir.
Okul, rekabetsizliği rekabetle yarıştırır. Yarışmacı ve öne geçmeci toplum ilişkileri yerine, gönüllülüğü, imeceyi ve paylaşmayı yeniden yaymaya çabalar. Özünde, doğanın ve onun parçası olarak insanın yıkımının nedeni de, insanlar arasındaki gözü dönmüş rekabet ve yalnızca kendini zenginleştirme hırsıdır.
Doğanın, yaprakların üzerine, ırmakların kıyılarına, bulutların izlerine yazılmış ve çiğnenmesi yıkıma neden olacak hakları vardır. Okul, tüm varlıkların yaşam hakkının birbirine bağlı olduğuna ve hak kavramının parçalanmaz bir bütün olduğuna inanır. Doğa Okulu, doğanın hakkını, insanlığın yazı diline tercüme etmeyi kendine amaç edinmiştir; çünkü doğa hakkı, insanlar, diğer canlılar ve onların çevresiyle birlikte herkes için evrensel uyumun kaynağını oluşturur.
Doğa Okulu, kendini kaybedercesine büyüme kodlarıyla hareket eden egemen kültür ve düşünce biçimleri yerine, binlerce yıldır doğayla uyumun sırlarını taşıyan eski veya yaşayan kültürleri öğrenmeye, işitmeye, söylemeye, anımsamaya ve yaşamaya çabalar. Büyük merkezlerden yayılan egemen kültürün, gezegeni yok eden eğlence ve bilgilenme yöntemlerine karşı; yaşamın doğal sevinç kaynaklarına yönelir ve doğa kültürünü yaşar, yayar, öğrenir, öğretir.
Doğa Okulu, her türlü hiyerarşik, ayırıcı, zorlayıcı, dayatıcı, cezalandırıcı ve baskıcı oluşumlara karşıdır. Hiç bir milliyet, ırk, etnik küme, cinsiyet, cinsel eğilim, dil, dini inanış arasında bir ayrım yapmaz, birini diğerinden üstün tutmaz. Seferihisar Doğa Okulu’nun özü, çokluk içinde birlik, birlik içinde çokluk arayışıdır.
Doğa Okulu, dolaşan bulutlar, esen rüzgarlar ve akan nehirler gibi, onları izleyen yabani hayvanlar, kuşlar ve ormanlar ve çöller gibi sınırsızlığı sınır edinir. Okul, Seferihisar’ın Orhanlı köyünde kurulmuş olmakla birlikte, çalışmaları siyasi sınırları aşar, doğa kültürünü tüm mekanlar ve zamanlar arasında taşıyabilmek için rüzgarın sırtında meyveleri dölleyen çiçek tozları gibi savrulur. Doğa aşkına!
Doğa Okulu’nun Çalışma Biçimi
Öğrenme sürecimizin yaşamın diğer anlarından, önceki toplumların söz ve eylemle taşınan tecrübelerinden ve doğadaki diğer varlıklardan koptuğu bir çağda yaşıyoruz. Oysa bilgi yalnızca cümlelere, kitaplara, sınıflara veya internete hapsedilmez. Bilgi, yeryüzünün üzerinde gezinen bulutlar, dağlardan denizlere akan nehirler veya vücudumuzu dolaşan kan damlaları gibi hareketli bir şey. Çoğalıyor, savruluyor ve yeniden birleşiyor. Parçalamıyor. Belki de en değerli bilgi, bize tüm bildiklerimizi unutmamızı öğütleyen bilgi.
Doğa Okulu için öğrenme; geçmiş ve gelecek zamanlar, insan ve diğer canlılar, birey ve diğer insanlar, çağlar ve coğrafyalar, teori ve pratik, çalışmak ve eğlenmek arasında bağlar kurabilmek anlamına geliyor. Öğrenmenin en uzağında duran eylem biçimi belki de bilgiyi duyarak hafızaya kaydetmek.
Bu nedenle Seferihisar Doğa Okulu, hazır bilgilerin tüketildiği bir mekan değil, yeni bilgilerin üretildiği bir öğrenme yeri. Ana fikri gereği, bu okuldaki derslerin sıradan öğretmen – öğrenci ilişkisi içinde üretilmesi mümkün değil. Doğa Okulu’na dahil olan hiç bir öğrenciyi üzerine bilgiler yazılacak boş bir sayfa olarak görmüyoruz. Okulumuz, her öğrencinin aynı zamanda kendi kültür ve deneyimiyle birlikte buraya katıldığını kabul ediyor ve okulun değerleri doğrultusunda kendisi de öğrenciden öğrenmeye çalışıyor. Bilgi üretimine katılan her öğrenciyle birlikte okulun bütünü de öğreniyor, gelişiyor ve değişiyor. Okul, üzerinde çalıştığı konularda bilgi üretirken, usta çırak öğrenme geleneğini sürdürüyor.
Orhanlı köyü halkı başta olmak üzere doğa kültürüne sahip tüm insanlar, bu okulun aday yamakları, çırakları oldukları gibi, aynı zamanda aday kalfaları ve ustaları. Doğa Okulu’nda yerel, bölgesel ve evrensel bilgiler arasında bir hiyerarşi kurmuyoruz. Burada, yazılı kültür sözlü kültürün, sözlü kültür ise yazılı kültürün üzerine egemenlik kurmuyor. Doğanın ve kadim toplumların sahip olduğu söz ve eyleme dayalı doğa kültürü, Doğa Okulu için tıpkı bir kütüphane gibi kaynak anlamına geliyor. Okulun tüm üretim süreçlerinin kaynağında doğa kültürü yer alıyor.
Burada dersler birbirinden kopuk bilgi havuzları olarak değil, birbiriyle ilişkileri olan bir “öğretiler bütünü” şeklinde gerçekleşiyor. Okulda, öğrencilerin kendisine söyleneni öğrenmesinden çok, farklı bilgiler arasında bağlar kurabilmesine ve böylece öğrenirken keyif almasına önem veriyoruz. Doğa Okulu, belki de her şeyden önce eğlenmenin ve öğrenmenin iç içe geçtiği bir yer.
Seferihisar Doğa Okulu’nun sınırları, mekanı ve zamanı aşan doğanın kendisi. Bu güne kadar insan tarafından korunmuş ve daha da zenginleştirilmiş her yer, dereler, zeytinlikler, makiler, köyler, mahalleler, aynı zamanda Seferihisar Doğa Okulu’nun sınıfları, bahçeleri, koridorları ve uygulama alanları.
Binlerce yıldır Anadolu’nun ve dünyanın hemen her köşesinde doğayı incitmeden yaşamış ve yaşamaya devam eden toplumlar hiç şüphesiz Doğa Okulu’nun temel ilham kaynağı. Bu toplumlar, rekabet yerine işbirliğine ve adil paylaşıma dayalı merkezsiz bir yaşamın mümkün olduğunu bize anlatıyor. Seferihisar Doğa Okulu onların izini sürüyor ve başka bir insanın mümkün olduğunu bir kez daha ortaya koymaya çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder